TÜRK MUSİKİSİ’NİN ERMENİ MUSİKİŞİNASLARI
Mehmet Güntekin
Üç kıtaya yayılan coğrafyasıyla Osmanlı Türkiyesi’nin sınırları içinde, çeşitli dinlerden, mezheplerden ve farklı etnisitelerden topluluklar yaşadı. Ermeniler de bu topluluklardandı. Büyük kısmı Gregoryen ve daha az kısmı Katolik Hıristiyan olan Türkiye Ermenileri, Türkler’le içiçe en uzun süre yaşayan topluluklar arasında ilk sıralarda yer alıyordu.
Osmanlı yönetim tarzının ve siyasetinin özünü teşkil eden, ‘yönetilen topluluklara dinî ve kültürel baskıda bulunmama’ ilkesinin en olumlu sonuçlarını, hâkimiyet altındaki unsurlar temelinde, kültürel ve sanatsal alanlarda görmek mümkündü.
Yüzyıllar boyunca Roma, İran, Makedonya, Selösid, Arsasid, Sâsâni, Bizans ve Arap yönetimi altında yaşayan Ermeniler’in Türk hâkimiyeti altına girişleri 1020 yılından itibaren Ermenistan adı verilen bölgeye yönelen Oğuz akınlarıyla başlamış, bölge 1157 tarihine kadar Selçuklu sınırları içinde kalmıştı. 1194’e kadar Irak Selçukluları’nın yönetiminde bulunan bölge, sonra sırasıyla Harzemşahlılar’ın, İlhanlılar’ın; 1334’ten itibaren Celayirliler’in; 1383’ten sonra Timur’un, Karakoyunlular’ın, Akkoyunlular’ın ve son olarak da
Osmanlılar’ın hâkimiyeti altındaydı.
Bu uzun tarih içerisinde, tâbi oldukları idarî sistemlerin
Ermeniler’in hayat tarzı üzerindeki etkilerinin niteliği açısından bir mim konulması gerektiğinde, tarihçiler 639/640 yılını işaret ediyor. Çünkü Ermeniler için 639/640 yılında başlayan Arap hâkimiyetinin niteliğini, daha öncekilerden kesin biçimde ayıran bir özellik bulunuyordu: Önceki yönetenlerden, meselâ Bizans politikasının aksine Araplar, Ermeniler’i hâkimiyet altına aldıkları sürece, ‘hak din’ diye değerlendirdikleri Hıristiyanlığın temel teşkil ettiği hayat tarzına karşı büyük bir serbesti sağlamışlar; Arap iklimi, Bizans’ın ‘dinî cebir’ siyasetinin kurbanları için bir ‘cennet’ haline gelmişti. Ermeniler, inançlarının gerektirdiği şekilde yaşama imkânına ve öncekilere göre mükemmel bir hayat sürmeye 639/640 yılından itibaren Araplar döneminde kavuşmuşlardı.
Ardından Türkler’in yönetimine giren Ermeniler’in sâkin hayatı, bu yeni devrede de devam etti. Fethedilen topraklardaki gayrimüslim teb’anın kültürel değerlerine dokunmama ilkesi, Ermeniler’in huzurlu yaşantılarını sürdürmelerinin yanı sıra, zamanla dinî ve millî hayatlarının merkezi hâline gelen İstanbul’da 150.000’e ulaşan nüfuslarıyla, diğer Türk şehirlerinde olduğu gibi, kendilerini genel anlamda ekonomik açıdan refah seviyesine yükselten azınlık haklarının sağladığı nimetlerden âzami ölçüde yararlanmalarını sağlamıştı. Ermeni tarihçisi Pastırmacıyan (H. Pasdermadjian) Histoire de l’Armenie adlı ünlü eserinde bu vâkıayı vurgular.
ARTAKİ TERZİYAN
Yaklaşık olarak 900 yıl Türk hâkimiyetinde yaşayan Ermeniler, Türkler’le en sıkı kültürel alışveriş içinde bulunmuş toplulukların başında geliyordu. Aynı şehirlerde bir arada yüzyıllar boyunca süren komşuluk irtibatı, oluşan beraber yaşama kültürü ve İslâmî kurallar çerçevesinde ‘evlenilecek kadın isterse dinini değiştirmeyebilir’ ölçüsünün de sağladığı imkânla, bazen evlilik bağlarıyla kurulan akrabalık ilişkileri sonucunda, Türkler ve Ermeniler arasında bir tür kader birliği oluşmuştu. Bu sıkı bağlantının sonuçlarının kültürel plana yansıması kaçınılmazdı. Kültürün, dil ile birlikte en önemli unsuru olduğu kabul edilen musiki alanında da büyük çapta bir beraberlik doğacak, Ermeniler, Türk musiki kültürünün geniş ve derin varlığı içinde olmazsa olmaz bir nitelik kazanacaklardı.
İstanbul merkezli bir kültür olarak gelişen Türk Musikisi’ni oluşturan insan unsuru, İstanbul’un ahâlisini meydana getiren imparatorluk yapısına paralel bir çeşitlilik gösterir. İstanbul’un yerli halkı arasında yer alan Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler, Türk Musikisi’nde hemen her dalda belirleyici rollere sahip olan gayrimüslim unsurların ilk sıralarında yer alırlar. Üçünün arasında Ermeniler ise, musikinin birçok alanında açık ara farkla sayısal önceliğe sahiptir.
Türk Musikisi tarihi boyunca bestekârlık, sâzendelik, hânendelik, hocalık, çalgı yapımcılığı, musiki yazarlığı, yayıncılık, nota hattatlığı, şeflik ve güfte şairliği gibi dallarda faaliyet eden tespit edebildiğimiz Ermeni musikişinas sayısı 80’in üzerindedir. Aynı
BARON
tarih dilimi içerisinde 40 kadar Rum ve 20 kadar Yahudi musikişinas tespit edilmektedir. Bir başka ifadeyle Ermeniler, en yakın takipçileri olan Rum musikişinasların iki katından daha fazla yoğunlukla Türk Musikisi kültürü dairesinde yer almışlardır.
Türk Musikisi tarihi boyunca faaliyetlerini tespit edebildiğimiz Ermeni musikişinaslar ve iştigal alanları (alfabetik sıralamayla) şöyledir:
ADI | İŞTİGAL ALANI |
Âfet (Hapet) Mısırlıyan | Sâzende (udî), bestekâr. |
Ağyazar Karabetyan (Akyüz) | Hânende. |
Aleksan Ağa | Hânende, bestekâr. |
Âmâ Bogos (Kireççiyan) | Sâzende (udî). |
Andon Düzyan | Bestekâr. |
Arşak Çömlekçiyan | Sâzende (udî), bestekâr. |
Artaki Terziyan (Candan) | Sâzende (kanunî), bestekâr, plak yayıncısı. |
Artin Terziyan | Sâzende (kanunî) |
Artin Uzunyan | Kanun yapımcısı. |
Asadur Ağa (Hagop Asadur) | Hânende, bestekâr, sâzende (piyanist). |
Asdik Ağa (Asadur Hamamcıyan) | Bestekâr, nota hattatı. |
Baron (Baronak, Parunak) | Kemençe, tanbur, lavta ve ud yapımcısı. |
Bedros Ağa (Çömlekçiyan) | Bestekâr, hânende, sâzende (kemanî). |
Bimen Derkasparyan (Şen) | Bestekâr, hânende. |
Bogos Hamamcıyan (Asdikzâde) | Bestekâr, hânende. |
Bursalı Mihran | Hânende, bestekâr. |
Dikran Çuhacıyan | Bestekâr, sâzende (piyanist), orkestra-koro şefi. |
Divitçi Garabet Ağa | Bestekâr. |
Edgar Manas | Bestekâr, hoca. |
Ekmekçi Bağdasar Ağa | Bestekâr. |
Gabriel Şen (Kapriyel Pekmezci) | Sâzende (kanunî). |
Garbis Efendi (Beşiktaşlı, Uzun) | Sâzende (kanunî, kemanî, tanburî), nota yayıncısı. |
Gülbenkyan | Bestekâr. |
Hagopos Alyanakyan | Bestekâr, sâzende (kemanî), hânende. |
Hamparsum Limonciyan | Bestekâr, musiki bilgini, hoca, sâzende (kemanî, tanburî), hânende. |
Hânende Karabet Ağa (Garabet) | Hânende, bestekâr. |
Hânende Manol | Hânende, bestekâr. |
Hasköylü Mıgırdıç | Kanun yapımcısı. |
Hırant Kenkuliyan (Emre) | Sâzende (udî), bestekâr. |
Kanunî Hayık | Sâzende (kanunî). |
Kanuni Nubar Efendi | Sâzende (kanunî), bestekâr. |
Kapril Ağa (Melkonyan) | Sâzende (tanburî), bestekâr. |
Kapriyel Şen (Gabriel Pekmezci) | Sâzende (kanunî). |
Kapriyel Yervant Apraham Ebeyan | Bestekâr. |
Kapriyel Yeranyan | Yayıncı. |
Karekin Efendi | Bestekâr, sâzende (udî). |
Karnik Garmiryan | Bestekâr, sâzende (kanunî, kemençeci). |
Kemanî Ağa Aleksan | Sâzende (kemanî), bestekâr. |
Kemani Dikran | Sâzende (kemanî), bestekâr. |
Kemani Haçarsum | Sâzende (kemanî), bestekâr. |
Kemanî Sarkis Efendi (Kılıçyan / Suciyan) | Sâzende (kemanî), bestekâr. |
Kemanî Tatyos Efendi (Enkserciyan) | Sâzende (kemanî), bestekâr. |
Kemençeci Zerven | Sâzende (kemençeci), bestekâr. |
KEMANİ TATYOS
LEON HANCİYAN
Kirkor Berberyan | Bestekâr, sâzende (udî). |
Kirkor Ciğercioğlu | Hânende, bestekâr. |
Kirkor Kâhyayan | Ud yapımcısı, bestekâr. |
Kirkor Mehteryan | Sâzende (kanunî), bestekâr. |
Kirkor Sinanyan | Bestekâr, orkestra şefi. |
Kuyumcu Oskiyam Efendi | Sâzende (tanburî, neyzen), hoca, bestekâr. |
Lavtacı Ovrik (Kazasyan) | Sâzende (lavtacı), bestekâr. |
Leon Hancıyan | Bestekâr, hoca, hânende, sâzende (piyanist, udî, kemanî). |
Mandoli Artin Ağa (Yarutin Havadurin) | Bestekâr, hânende, nota hattatı. |
Manol Ağa | Hânende, bestekâr. |
Mardik Ağa | Bestekâr. |
Markar Ağa (Çilingir) | Hânende, bestekâr. |
Melekzet Efendi (Mustafa Nuri Efendi) | Bestekâr, nota hattatı, sâzende (kemanî), hânende. |
Melik Efendi (Hacı Merger) | Bestekâr. |
Mestan Ağa | Bestekâr. |
Mıgıryan Efendi | Bestekâr. |
Mihran Keresteciyan | Ud, santur, keman ve kemençe yapımcısı. |
Mihran Kavukciyan | Sâzende (kanunî, piyanist), saz yapımcısı, yazar. |
Muşeğ Serovpyan | Nota koleksiyoncusu. |
Nigoğos Ağa (Melkonyan) | Bestekâr, hoca, nota hattatı, hânende, sâzende (tanburî). |
Nişan Ağa (Melkonyan) | Sâzende (sînekemanî), bestekâr. |
Nişan Taşçıyan | Musikişinas. |
Nubar Çömlekçiyan (Tekyay) | Sâzende (kemanî), bestekâr. |
Nurhan Hekimoğlu (Hekimyan) | Sâzende (kemanî), bestekâr. |
Onnik Ağa (Hânende, Sarı) | Hânende, bestekâr. |
Onnik Zadoryan | Nota yayıncısı. |
Osep Ebeyan | Hânende, hoca, bestekâr. |
Raffi Koçun | Sâzende (udî). |
Sahak Hocasar | Bestekâr, sâzende (kemanî, udî). |
Sarkis Nurluyan | Şair, bestekâr. |
Şaşı Agop | Hânende. |
Tanburî Kapriyel | Sâzende (tanburî). |
Tanburî Notacı Aleksan | Sâzende (tanburî), nota yayıncısı. |
Udî Büyük Sarkis | Sâzende (udî), bestekâr. |
NİGOĞOS AĞA
RAFFİ KOÇUN
Udî Küçük Sarkis | Sâzende (udî). |
Udî Karekin | Sâzende (udî). |
Udî Serovpe Efendi | Sâzende (udî), bestekâr. |
Udî Şinork | Sâzende (udî), bestekâr. |
Vahram Aynayüz | Sâzende (kanunî). |
Valantin Tekyay | Sâzende (piyanist). |
Yervant Bostancı | Sâzende (udî). |
Zedel Asel | Bestekâr. |
Türk Musikisi tarihi boyunca varlık göstermiş Ermeni musikişinaslardan bazıları, kuşkusuz ki diğer musikişinaslardan daha kalıcı, derin ve etkili izler bırakmışlardır. Devrin padişahı olmasının yanı sıra büyük bir bestekâr ve musiki bilgini olan III. Selim’in (d. 1761 – ö. 1808) yakın çevresinde bulunan Hamparsum Limonciyan (d. 1768 – ö. 1839), musiki tarihinde büyük fark yaratan musikişinaslardandır. III. Selim’in yönlendirmesi sonucunda Ermeni alfabesinden yola çıkarak icat edip geliştirdiği ‘Hamparsum Notası’ adıyla bilinen musiki yazısı, günümüzde kullanılan batı notasından önce bütün Türk Musikisi tarihinde en çok kullanılan ve tercih edilen musiki yazısı sistemidir. Hamparsum notasıyla kayıt altına alınan binlerce eserin kaybolmadan günümüze ulaşması, Hamparsum Limonciyan’ın kalıcı etkisini gösterir.
Musiki kültürümüzde ‘Şen’ soyadıyla meşhur olan ve asıl soyadı çoğu kaynakta sehven ‘Dergazaryan’ diye kayıtlı olan Bimen
UDİ AFET
UDİ HIRANT
Derkasparyan (d. 1873 – ö. 1943), bütün Türk Musikisi tarihindeki en önemli bestekârlar arasındadır. Özellikle Türk Musikisi’nde çok önemli bir icra şeklinin adı olan ‘Fasıl Musikisi’ alanındaki varlığının ‘ölümsüzlük’ çizgisini yakaladığından kuşku duyulmaz. Öyle ki, bir an için Fasıl Musikisi dünyasına Bimen Şen’in doğmadığını farzedecek olsak, ortada Fasıl Musikisi diye bir kavramın kalıp kalmayacağı hususu tartışmalı hale gelir.
Keza Kemanî Tatyos Efendi (d. 1858 – ö. 1913), Türk Musikisi’nin önde gelen bestekârlarındandır. Verdiği eserlerle, yaşadığı dönemden günümüze kadar gündemde kalabilmeyi başarmış, eserleri hem icracılar, hem de dinleyiciler tarafından çok tercih edilen bestekârlardandır. Bazı sazeserleri, Türk saz musikisinin şâheserleri arasında gösterilir.
Nigoğos Ağa (d. 1830 – ö. 1890), Türk Musikisi tarihindeki gayrimüslim bestekârlar arasında, güçlü bestekârlığının yanı sıra, öğrenme aşkının büyüklüğüyle de ayrı bir renktir. Türkçe’deki uzun heceleri kısa ifade etmek şeklinde kendini gösteren Ermeni ağzıyla Türkçe konuşmak hususundaki eksikliğini gidermek maksadıyla, dönemin ünlü edebiyatçısı ve geleceğin sadrâzamı Ahmet Vefik Paşa’dan edebiyat dersleri almış ve Türkçe’yi kullanmada olağanüstü bir çizgiye ulaşmıştı. İhtida etmemesine ve kendi dini üzre amel etmesine rağmen, Türk Musikisi’nin akademileri diye değerlendirilen Mevlevîhanelere devam ederek bir Müslüman imişcesine sikke takıp âyin okuması, Nigoğos’un öğrenmek hususundaki sınırtanımazlığının çarpıcı ve ibretamiz bir
NUBAR MÜZEYYEN
EDGAR MANAS
göstergesidir.
114 yıl yaşadığı için ‘Türk Musikisi’nin Zaro Ağa’sı’ diye ünlenen ve 7 padişah devriyle Cumhuriyet döneminin ilk 24 yılını gören Leon Hancıyan (d. 1833 – ö. 1947), musiki kültürünün kuşaklar arasında intikalinde önemli rol oynamış, yetişmesinde emek sarfettiği çok sayıdaki öğrencisine geçtiği sayısız eserin yanı sıra, bizzat kaleme alarak kaydedip aktardığı güçlü hafızasındaki yüzlerce eserden oluşan devâsâ bir repertuarın günümüze ulaşmasını sağlamakla fark yaratanlardandır.
Ermeni musikişinaslardan bazıları, olağanüstü özellikler gösterdikleri için Türk Musikisi tarihine geçmiş sâzendelerdir. Kuyumcu Oskiyam Efendi (d. 1780? – ö. 1870?) tanburda; Ağa Aleksan (d. 1852 – ö. 1910?) ile Nubar (Çömlekçiyan) Tekyay (d. 1905 – ö. 1955) kemanda ve ud çalmaktaki üstün sanatkârlığına izafeten asıl adı olan Hapet “Âfet”e dönüşen Hapet Mısırlıyan (d. 1850 – ö. 1922) ise udda, isimleri unutulmayacaklar arasına girenlerdendir.
III. Selim döneminden itibaren Osmanlı sarayından başlamak üzere İstanbul’a girmeye başlayan Avrupa kaynaklı musikide de varlık gösteren çok sayıda Ermeni musikişinasımız sözkonusudur. Dikran Çuhacıyan (d. 1836 – ö. 1898), Avrupa kaynaklı musiki ile Türk Musikisi’nin ortak alanlarını, bestelediği operetlerde yer yer makam musikisini uygulamak suretiyle keşfedip uygulamış ve yabancı bir kültüre yerli bir şahsiyet kazandırmaya çalışmış öncülerdendi. Edgar Manas (d. 1875 – ö. 1964), Türk
BİBMEN DERKASPARYAN
Musikisi’nin büyük bilginlerinden Sadeddin Arel’e (d. 1880 – ö. 1955) Avrupa kaynaklı musikinin temel konularını öğretmiş bir hocaydı. Karnik Garmiryan (d. 1872 – ö. 1947) ise, Batı kaynaklı bir eğlence musikisi beste şekli olan ‘kanto’yu tamamen makamsal musikimizi kullanarak bu toprakların insanına mâl etmeyi ve yerlilik mührünü vurmayı başarmış bir bestekârdı.
Musiki tarihimizde adı efsane hâline gelmiş sanatkârlardan biri de musiki kültürümüzde “Baron” adıyla bilinen ünlü kemençe yapımcısı Parunak’tır (d. 1834 – ö. 1900). Yaptığı kemençelerin sırrı hâlâ tam anlamıyla keşfedilememiş ve aşılamamış bir usta olan Baron’un günümüze kalan eserleri çok değerli kabul edilmekte, üstün nitelikli koleksiyonların nâdide parçaları arasında yer almakta ve Sotheby’s gibi ünlü müzayede şirketlerinin mezatlarında alım-satıma konu olmaktadır. Keza ünlü kanun yapımcısı Hasköylü Mıgırdıç (d. ? – ö. ?), yaptığı kanunların üstün nitelikleriyle unutulmayanlar arasındadır.
Artaki Terziyan (Candan) (d. 1885 – ö. 1948) ise, bir kanun virtüozu ve çizgiüstü eserler vermiş bir bestekâr olmasının yanı sıra, ünlü Sahibinin Sesi firmasının Türkiye temsilciliğinde Türk Musikisi kısmı yöneticisi olarak binlerce eserin devrin en önde gelen sanatkârlarının seslerinden ve sazlarından plağa alınmasını sağlayan yayıncıydı. Onnik Zadoryan (d. ? – ö. 1950?) ve Notacı Aleksan (d. 1815 – ö. 1864), nota yayıncısı olarak binlerce eserin kaybolmasını önlemiş musiki adamlarıydı.
Tespit edilen Ermeni musikişinaslarımızdan sâzende olanların,
HAMPARSUM LİMONCİYAN
KARNİK GARMİYAN
sazlarına göre sayısal dağılımları, en çok hangi sazları tercih ettiklerini ortaya koyması bakımından ilgi çekicidir. Listede def sazıyla ilgili kısım, geleneksel icrada her hânendenin def çalmasından hareketle, hânende olduğu bilinen musikişinaslara dayanılarak tespit edilmiştir:
TERCİH EDİLEN ÇALGI | TERCİH ADEDİ |
Ud | 15 |
Keman | 13 |
Def | 13 |
Kanun | 10 |
Tanbur | 6 |
Piyano | 5 |
Kemençe | 2 |
Ney | 1 |
Lavta | 1 |
Sînekemanı | 1 |
1915’te vuku bulan Ermeni olaylarının ardından, Türkiye topraklarındaki huzurlu ve müreffeh varlıkları ağır bir yara alan Ermeni cemaatinin önemli bir kısmı, Birinci Büyük Savaş yıllarından itibaren yavaş yavaş Türkiye’yi terketmeye başladı. Cumhuriyet’in ilânından itibaren küllenmeye başlayan ateşle sakinleşen havada cemaatin kalan nüfusu güvenli bir hayat sürmeye bir müddet daha devam etti.
Ancak 1915 olaylarının ardından 27 yıl kadar süren bu nispeten
KEMANİ SARKİS
KEMANİ SEBUH
sâkin dönem, 11 Kasım 1942 tarihinde çıkarılan ve ‘Varlık Vergisi’ adıyla meşhur olan 4305 sayılı kanunun yürülüğe girmesiyle ciddi bir yara aldı. Sadece gayrimüslim vatandaşlara yönelik olan kanunun hükmü uygulanmaya başlayınca, tahakkuk ettirilen ağır vergileri ödemek durumunda kalanlar mallarını mülklerini kaybedip bir gecede fakr ü zarurete düşerek büyük bir göç dalgasıyla ülkeyi terkettiler; ödeyemeyenler ise Erzurum Aşkale’ye gönderilerek taşocaklarında çalıştırıldılar. Taşocaklarındaki zor şartlarda hayatlarını kaybedenler oldu. Sağ kalanların büyük bir kısmı ise cezalarını tamamladıktan sonra Türkiye’yi terke devam ettiler. Varlık Vergisi mağdurlarının pek azının ülkede kaldığı tahmin edilmektedir.
Varlık Vergisi faciasından 13 yıl sonra, 1955 yılının 6-7 Eylül günlerinde, asparagas bir haber üzerine İstanbul’da patlak veren ve aslen Rumlar’a yönelik olarak başladığı hâlde bütün gayrimüslimlere doğru genişleyen patırtılar sonucunda, büyük bir güvenlik sorunu yaşayan Ermeniler’den önemli bir nüfus bir kez daha Türkiye dışına doğru hareketlendi. Netice itibarıyla bugün Türkiye’de, Osmanlı dönemiyle kıyas kabul etmez şekilde son derece azalmış bir Ermeni nüfusu kaldı.
Türkiye demografyası üzerinde ortaya çıkan bu anormal eksilme, birçok alanda olduğu gibi musiki alanında da yüzyılların derinliğine temellenen kadim bir geleneği kopardı. Kuşaklar boyunca, müslim/gayrimüslim ayrımı yaşanmaksızın ustadan çırağa aktarılan bir kültürel bağ, bir daha tamir edilemeyecek
biçimde yaralanmış oldu. İstanbul’un bir Türk şehri olduğu tarihten itibaren aralıksız devam ederek kurulan derin ve sağlam bir yapı, temelinden sarsılarak yıkıldı.
En son dönemde meşhur müzisyen Udî Hırant Kenkuliyan (Emre) (d. 1901 – ö. 1978), Belediye Konservatuvarı İcra Heyeti ve İstanbul Radyosu sanatkârı Kemanî Nurhan Hekimyan (Hekimoğlu) (d. 1949 – ö. 1992) ve Kanunî Vahram Aynayüz (d. 1947 – ö. 1989) gibi, ülkede bitme noktasına dayanan Ermeni nüfusuna paralel olarak çok az sayıda musikişinasla temsil olunan ‘Türk Musikisi’nin Ermeni Musikişinasları’, bugün Udî Yervant Bostancı (d. 1958 – Hayatta), Udî Raffi Koçun (d. 1961 – Hayatta) ve Gabriel Şen (Kapriyel Karapekmez) (d. 1966 – Hayatta) gibi bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda sanatkârla, ihtişamlı bir tarihi birikimden günümüze dökülen hazin kırıntılar gibi, son perdesini kapatmak üzeredir.