ÖZET
“Klarinet’in Türk Musıkisindeki yeri ve kullanımındaki aksaklıklar” konulu bu çalışma, İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Güzel Sanatlar Ana Sanat Dalı Musıki Sanat Dalı Türk Sanat Müziği alanında Yüksek Lisans tezi olarak hazırlanmıştır.
Bu çalışmada; Klarinet’in Türk Müziğindeki yeri ve önemi üzerinde durulmuş, dünü-bugünü ve gelecekteki durumları ele alınmıştır. Klarinet’in iyi tanınması ve çok iyi icra edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
İcra şekillerinin oynadığı rol, bu sazın Türk Müziğindeki gerçek yerini alabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu icra şekillerinin neler olması gerektiği hususunda uygulamalı açıklamalar, fotoğraflar ve teyp bantlarındaki örneklerle tez içinde yer almıştır.
Klarinet’in Türk Musıkisi makamlarının üzerinde incelenmesi, bu makamların kritik perdelerinin saz üzerindeki icra şekilleri ve icra özellikleri, tez içinde örnekler ile belirtilmiştir. Klarinet’in Türk Musıkisinde diğer sazlar ile uyumu da yine tez içerisinde örnekler ile ele alnmıştır.
Klarinet’in iyi tanınması ve Türk Müziği makamlarının doğru tatbiki, Türk Müziği sazları ile olan uyumu ve doğru icrası, Türk Müziği içerisinde kullanılan batı müziği sazlarının yanında önemli bir yer almasını sağlayacaktır.
SUMMARY
This master thesis is prepared in Technical University of İstanbul , Institute of Social Sciences , Fine Arts Main Branch Of Arts Music Branch Place of Clarinet in Turkish Music and Impropesies in Use.
I this thesis place and Importance of Clarinet in Turkish Music is emposed , and place in the past and future is discussed . It is also expressed that Clarinet should be studied well and played well.
Types of playing this instrument is important in order to place the instrument in Turkish Music . Types of playing the instrument is expressed by photographs and recording in the thesis.
Study of Clarinet within the Turkish Music ‘’ modal ‘’ the ciritical points in this “ modal “ on playing this instrument is explained by examples in the thesis .Also the playing of Clarinet in harmony with the seconday instruments in explained with examples.
Knowing the Clarinet better , applying the instrument correctly in Turkish Music “ modal “ to make the harmony with other instrument .Will bring the place to an upper level within the Turkish Music within instruments which are adapted from Western Music.
GİRİŞ
Batı Müziğinin vazgeçilmeyen önemli bir sazı olan Klarinet, bizim musıkimizde ihmal edilerek, henüz gerçek anlamda değerini bulamamıştır.
Klarinet’in tarihçesini incelediğimiz zaman, batı kaynaklarında konuyla ilgili gerekli bilgilerin bulunduğunu, ancak bizde ise herhangi bir belgeye rastlanılmadığını görmekteyiz. Ayrıca, bu sazın musıkimizde kullanımı ve uygulanması konusunda da bir kaynak bulunmamaktadır.
Farklı ve yanlış icra şekilleri, sazın bilgisizce kullanımı ve layık olduğu şekilde ifadesini bulamaması nedeniyle bu saz, musıkimizde gerçek manada uygulama alanı bulamamakta, aranan bir saz haline gelmesine rağmen geri planda kalmaktadır. O halde, bu konuda bir metot oluşturmak ve onu bilimsel bir sisteme oturtmak ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.
Bir klasik koronun sazlarını, tam klasik tabir edebileceğimiz ney, tambur, ud, kanun ve kemençe adını verdiğimiz beş adet saz oluşturmaktadır. Fakat bu sazların yanına batı müziğinden keman, viola, violonsel ve kontrbas gelmiş ve böylece klasik saz olmayan bu enstrümanlar da klasik müzik sazları arasında yer almışlardır. Bu enstrümanların hiçbir zaman Klasik Türk Musıkisi sazı olmadığı görülmüştür. Bu durum bu sazların, klasik korolarda ve klasik eserlerde neden kullanıldığının sebeplerini araştırma gereğini ortaya çıkarmıştır.
Klarinet de; Türk Müziği seslerini, kulağı rahatsız etmeden verebilen bu sazlar gibi, klasik bir tavırda ve üslup da çalınabilecek durumdadır. Türk Müziğinin tüm sesleri, bu sesleri doğru perdelerden çıkartmak şartıyla Klarinet sazında mevcuttur. Bu saz, Türk Müziğinin bütün formlarında kullanılabilecek ses sistemine ve kabiliyetine sahiptir.
Seslerin açık, parlak ve berrak oluşu ile melodiye bir canlılık kazandıran bu saz; bir coşku, bir heyecan uyandırmakta ve psikolojik yönde kişiyi duygusal zenginliğe ulaştırmaktadır. Ancak bu sazın yanlış ve usulüne uygun kullanılmaması ise, kişide hoş olmayan duyguları uyandırabilir.
Burada amaçlanan, Klarinet’e musıkimizde layık olduğu yeri kazandırmak, onun icrasını en doğru şekilde sağlamak ve Türk Musıkisi içinde ona bilimsel bir nitelik kazandırmaktır. Yaratılan kötü intibaların, yanlış izlenimlerin ortadan kaldırılması ve sazın asaletinin korunması gerekmektedir.
TARİHÇE
DÜNYADA KLARİNET’İN TARİHÇESİ
Klarinet; orkestrada, tahta nefesli çalgılar arasında en genci olarak bilinmektedir. Bu çalgı, nefesli çalgı imalatçısı Christoph Denner tarafından imal edilmiştir. Leipzig de doğan Nürnberg’e yerleşen Denner, Fransızların “chalumeau” dedikleri ilkel bir çalgıya uzun denemelerden sonra iki anahtar ilave ederek bugünkü Klarinet’in ilk atasını meydana getirmiştir. Böylece “Chalumeau” denilen çalgı iki oktav, hatta daha fazla ses dizisine sahip bir çalgı haline gelmiştir.
Bu ilkel Klarinet’ler üzerinde zamanla bir çok ilaveler yapılsa da, bugünkü Klarinet’lerin yapılabilmesi 1943 senesinde mümkün olmuştur. Paris Konservatuarı Klarinet Profösörü Mösyö Klose, Boehm sistemini Klarinet’e tatbik ederek, böylece Klarinet üzerinde mükemmeliyet elde etmiştir.
Bu çalgıya Fransızlar “clarinette” , İngilizler “ the clarinet” , Almanlar “die clarinette”, İtalyanlar “clarinet to” derler. Kelimenin Latincedeki açık, parlak, berrak manasına gelen “clarus” kelimesinden kaynaklandığı zannedilmektedir. Bununla beraber Klarinet kelimesinin aslı hakkındaki bir başka düşünce ise şöyledir. Bach ve Haendel devrinde, orkestra çalgıları arasında pek tiz notaları çıkarabilen “clarion” isimli ilkel bir trompet kullanılırmış. Bu çalgının çıkardığı keskin ve acı seslere tahammül edemeyen Mozart’ın orkestra partisyonlarında, bu çalgı için
yazılmış olan kısımları, yeni icad edilen ve sesleri daha berrak, daha tatlı olan bir çalgıya transpoze ettiği söylenir. Klarinet, Mozart’tan evvel orkestrada yer almamıştır. Yalnız Rameau, 1751 senesinde “Acanthe et Cephise” isimli bir eserinde Klarinet’i bir orkestra çalgısı olarak tesadüfen kullanmıştır. Her ne kadar Mozart’ın en gözde çalgılarından biri “Bassethorn” denilen bir çeşit Alto Klarinet sede, bu çalgı için yazdığı kısımlar bugün diğer Klarinet’lerin ses imkanları içinde de çalınabilmektedir ve yine Mozart la majör piano konçertosu’nun andantesinde, Klarinet için içli bir melodi yazmıştır.
Klarinet’in devamlı bir çalgı olarak orkestrada yer alması Beethoven’le başlar. Beethoven, Keman konçertosunun andantesindeki ana temi, bir defada Klarinet’in seslerinde duyurmak istemiştir. Ve yine Beethoven, 6. Senfonisinin schezosunda, Klarinet’i hemen hemen bütün sesleriyle kullanmıştır. Schubet, bitmemiş senfonisinin andantesinde obua nın yarattığı huzur ve sükun içindeki alemi, Klarinet’in sesiyle devam ettirmek istemiştir. Yine Schubert ‘in Romanunde isimli eserinde, Klarinet’e pek tatlı cümleler söylettiği görülür. Schuman, piano konçertosunda Klarinet seslerinin zıt renklerini gayet güzel belirtmiştir. Brahms, 1. Senfonisi’nin andantesinde obuanın anlatmaya başladığı derin bir felsefi cümleyi, Klarinet’e tamamlatır. Aynı eserin 3. Kısmında Klarinet, adeta şarkı söyler gibidir.
Weber’in Freischütz uvertüründe , korno seslerinden sonra aniden işitilen bir Klarinet sesi, insanı birden ürperten niteliktedir. Rossini Semiramis uvertüründe Klarinet’e flütle birlikte pek hareketli pasajlar yazmıştır. Tashaikowski, 5. Senfonisinin andantesinde yavaş yavaş coşmaya başlayan bir kısmın ilk sinyalini Klarinet’le bildirmektedir. 6. Senfonisinde ise, adeta ruhlar aleminden seslenir gibidir. Korsakoff’un Capriccio Espagnol ‘ unda Klarinet’i çeşitli sesleriyle kullandığı görülmektedir.
Borodin, Orta Asya Steplerinde adlı parçasında steplerin soğuk parlaklığını Klarinet sesiyle canlandırır. Moussorsky, Çıplak Dağda bir Gece isimli eserinde ilk ümit ışıklarını Klarinet seslerinde belirtmektedir. Liszt, Tasso adlı senfonik şiirinde bas klarinet’e esrarengiz, insanı ürperten bir solo yazmıştır.
Debussy, Iberia ‘sında Klarinet’leri hemen her rejistlerinde kullanmıştır. Prokofieff, Peter ve kurt masalında Peter’in sadık dostlarından biri olan kediyi Klarinet sesleriyle taktim etmiştir. Revel piano konçertosunun son kısmında Klarinet’i gayet ilgi çekici şekilde kullanmıştır.
Klarinet sazı, günümüzde de tarihi gelişimini anlatmaya çalıştığımız doğrultuda büyük aşamalar göstererek vazgeçilmez bir saz haline gelmiştir.
ÜLKEMİZDE KLARİNET’İN TARİHÇESİ
Türk Musıkisinde kullanılan Klarinet’in musıkimize girişi 19. Yüzyıl sonlarında olmuştur.
Türk Musıkisi sazları olarak nitelendirdiğimiz ud, ney, kanun, tambur ve kemençe seslerinin, saray bahçelerinde geçilen fasıllarda yetersiz ve verimsiz kaldıkları görülerek yeni bir saz ihtiyacı doğmuştur. O devirlerde sarayda bulunan Mızıka-i Hümayunda kullanılan Klarinet, Flüt ve Obua gibi nefesli sazlar, Fasıl musıkisine katılmak istenmiştir. Uygulamada yalnız Klarinet’in istenilen performansa sahip olduğu görülmüş ve böylece özellikle fasıl musıkisinin değişmez sazı halne gelmiştir. Fasıl musıkisi ile günümüze kadar gelen bu sazı, bu günkü haline getiren ve musıkimize kazandıran üstat “ Klarinet İBRAHİM Bey “ olmuştur.
İbrahim Bey Türk Musıkisinde ilk “Do Klarinet” kullanmıştır. Do Klarinet’i bir süre kullandıktan sonra “Sibemol Klarinet’ i deneyerek çalışmasına devam etmiştir. Ancak bir gün eline geçen “la”Klarinet’in kullanımının ve akordunun Türk Musıkisine daha uygun olduğunu görerek La Klarinet çalmaya başlamıştır. Daha sonraları bu Klarinet’in boyunu sazın üstüne ilave ettiği parçalar yardımıyla uzatmış, Klarinet’in üzerindeki bazı perdelerde ve deliklerde değişiklikler yapmış, böylece adeta “sol Klarinet”’in bir örneğini ortaya çıkarmıştır. Bu elde edilen yeni Klarinet örneği,
Fransa’daki Buffet firmasına numune olarak gönderilerek, bu numune üzerine sol klarinet yapımına başlanmıştır. Bu Klarinet’lerle birlikte Türk Musıkisinde Klarinet çalanların sayısının gün geçtikçe arttığını ve bu kişiler arasında bazılarının Türk Musıkisine gerçekten değerli hizmetler vermiş olduğunu görmekteyiz.
Klarinet; Albay Ali Bey, Ramazan Bey, Şeref Bey, Şükrü Tunar gibi değerli Klarinet icracıları sayesinde günümüze kadar gelebilmiş ve önem kazanmıştır.
KLARİNET’İN TANIMI
Bir orkestra çalgısı olarak, kompozitörlerin büyük bir çoğunluğu tarafından daima ilgi gören ve orkestranın tahta nefesli çalgılarından biri olan Klarinet’in sesleri, genellikle açık, parlak ve berrak seslerdir.
Klarinet, kendine has ses rengi ve kalitesiyle, flüt ve obua’nın devamlı bir orkestra çalgısı olarak kullanılmasında büyük rol oynamıştır. Zira flüt sesi, zayıf ve hacimsiz, obua sesi ise kuvvetli ve hacimli olduğu için ilk orkestralarda yaylı çalgılarla pek uyuşamadıkları görülmektedir. Klarinet sesleri bu iki çalgının yaylı çalgılarla uyuşması yönünde bir denge unsuru teşkil etmiştir.
Bugünkü orkestralarda genellikle, birinci ve ikinci olmak üzere iki klarinet, bazı eserlerde iki klarinet’ e ilaveten bir bas klarinet, bazı
büyük orkestrasyonlu eserlerde ayrıca bir de küçük (mi bemol) klarinet kullanılmaktadır. Kullanılan bu klarinet’ler Si Bemol, La, Mi Bemol, Klarinet isimleriyle anılır. Klarinet ve Bas Klarinet’lerin gövde boruları silindirik şekildedir. Abanoz ağacından, ebonitten ve pek ender olarak da özel bazı maden alaşımlarından imal edilir. Ağıza sokulan ve üflemeye yarayan özel şekilli bir parça vardır ki buna “bec” denir. Bu “bec” denilen parçaya, 6-6,5 cm. uzunluğunda 1-1,5 cm. genişliğinde çok yassı ve ince, kargıdan yapılmış “kamış” denilen bir levhacık takılır. Bec’e üflendiğinde kamış titreşerek bir ses çıkarır. Müzikal olmayan bu ses, Klarinet gövdesi içindeki hava kitlesini titreştirerek müzikal bir ses meydana getirir.
Nefesli çalgılar, gövde borularının kısa veya uzun; çaplarının dar veya geniş olmalarına göre daha ince, daha kalın ses imkanlarına ve ses renklerine sahip olurlar. Örneğin ; si bemol Klarinet, la Klarinet, mi bemol Klarinet, bas Klarinet, bu şekilde isimlendirilen çalgıların, boy ve çapları birbirlerinden farklılıklar gösterir. Fakat herhangi bir notayı çalmak için kullanılan parmak pozisyonu, Klarinet’lerin hepsinde aynıdır. Örnek; portenin 3. Aralığındaki “Do” notasını örnek aldığımızda, saydığımız dört çeşit Klarinet’te de bu nota aynı parmak pozisyonuyla çalınır.
Si bemol , la ve mi bemol Klarinet’lerin notaları sol anahtarıyla yazılır. Bas Klarinet’in notaları ise , bazen Fa anahtarı bazen de sol anahtarıyla yazılmaktadır. Son zamanlarda , kolaylık
bakımından, sol anahtarıyla yazılma eğilimi görülmektedir. Sol anahtarına göre bütün Klarinet’ler, portenin altındaki üç ilave çizgili mi notasından, portenin üstündeki beş ilave çizgili do notasına kadar bütün sesleri kromatik olarak çıkarabilirler. Fakat çoğunlukla portenin üstündeki üç ilave çizgili sol notasından sonraki sesler kullanılmaz.
Si bemol ve la Klarinet’lerin 1. oktav sesleri ; “chalumeau sesler “ adı verilen karanlık , içi veya altı boş olan bir cismin çıkardığı ses gibi , derinden gelen seslerdir.
2. oktav sesleri de , portenin 1. çizgisindeki mi notasıyla portenin 3. Aralığındaki do notası arasındakilerdir ve yarı açık , yarı karanlık seslerdir.
Portenin 3. aralığındaki do notasından 3. oktav seslerinin sonuncusu olan , portenin üstündeki üç ilave çizgili sol notasına kadar ki sesler açık , parlak ve yuvarlak karakterli seslerdir .Bu seslere “clarion sesleri “ veya “ rejistri “ de denilmektedir . Çabuk tempolu bir kısımda bu sesler , bazen niteliklerinden biraz kaybedebilirler .Portenin üstündeki üç ilave çizgili sol notasından sonraki tiz sesler çok fazla kullanılmaz .Ancak Stravinsky , “petrouchka “ isimli suitinde Klarinet’in bu sesleri ile mizahi ve garip bir tesir elde etmek istemiş , ayısını dans ettiren bir köylünün ilkel çalgısının seslerini Klarinet’in bu sesleri ile canlandırmıştır.
Bas Klarinet’in sesleri, bilhassa kalın sesleri daha karanlık ve daha esrarengiz karakterli seslerdir.Üst oktavlara çıkıldıkça si bemol Klarinet’in kalın seslerine rastlanmaktadır.
Mi bemol Klarinet veya küçük Klarinet , genellikle bir bando çalgısıdır .Keskin ve biraz cırlak seslere sahip olan bu çalgı , Berlios tarafından “Frantatik Senfoni “ sinin son kısmında kullanılmıştır.
Klarinet ailesinin bütün sesleri , bağlı veya stakkato dilli çalınabilmektedir .Bazı modern eserlerde “glisando” denilen bir efekt kullanılır.
Çalgının yapısındaki özellikler dolayısıyla , pek usta olmayan bir Klarinet sanatçısının icrasında , arada bazı nahoş sesler duyulabilir .Bu nahoş sesler , bilhassa portenin içindeki la naturel , si bemol ve si notaları arasındaki geçişlerde işitilebilir.
KLARİNET’İN KLASİK TÜRK MÜZİĞİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ
Gerçek manada ve tam bir klasik üslupta Klarinet’in Klasik Türk Müziğinde hiçbir zaman yerinin olmadığı görülmektedir. Benim görüşüme göre bu durum ; Klasik eser bestekarlarının o devirlerde Klarinet sazına gönüllerinde ve zihinlerinde yer vermemiş olabileceklerinden kaynaklanmaktadır.Ancak , bu konuda değişik görüş ve sebeplerde rol oynayabilir.Klarinet’in Klasik sazlar olarak bilinen ney , tambur , kanun , kemençe ve ud
sazları arasında yer almaması gerektiğini düşünenlerin çoğunlukta olması nedeniyle de bu saz yukarıda belirtilen Klasik sazlar arasında yerini bulamamıştır.
Burada , konuya daha açıklıkla yaklaşarak “Klarinet , Türk Musikisi seslerini verebiliyor mu?” sorusuna cevap aramak lüzumu hasıl olmaktadır.Bu soruya sağlıklı ve doğru cevabın verilebilmesiyse , ancak bu sazın bütün özelliklerinin iyi bilinmesi ve doğru bir şekilde icrası ile mümkün olabilecektir.
Günümüzde iki çeşit Klasik Türk Musıkisi tarzı görülmektedir. Birincisi ; Klasik sazlarla yapılan icra tarzıdır. İkincisi ise; keman, viola, violonsel ve kontrbas (batı müziği yaylı sazları )ında katıldığı Klasik eserlerin icra tarzıdır.
İncelendiğinde kanaatimiz odur ki ; bu ikinci tarzda batı müziği temsilcisi olan bu sazlar Türk Müziği eserlerinin seslerini ve tarzlarını verebildiklerine göre Türk Müziği seslerini ve tarzlarını tam olarak verebilen Klarinet de , bu sazlar arasında yerini almalı ve bu husus musıkimiz açısından da gerekli görülmelidir.
MATERYAL VE METOD
Bu çalışmamızda Klarinet sazı , konuyla ilgili uygulamalı çalışma bantları ve fotoğraflar materyal olarak kullanılmıştır.
Burada , musıkimizde kullanılan basit ve mürekkep makamlardan bazıları örnek alınarak Klarinet’teki icrasının incelikleri üzerinde durulmuş , uygulamalar yapılmış ve ayrıca müzik otoriteleriyle röportaj niteliğinde görüşmelerde bulunulmuştur.
KLARİNET ÜZERİNDE TÜRK MUSIKİSİ MAKAMLARINA AİT KRİTİK PERDELERİN KULLANIM ŞEKİLLERİ
RAST MAKAMI :
Türk Sanat Musıkisinde , basit makamlar grubuna dahil bir makamdır.Dizisi pes tarafta bir rast beşlisine , tiz tarafta bir rast dörtlüsünün eklenmesinden meydana gelmiştir.Karar sesi Rast ( Sol ) , güçlü sesi Neva ( Re ) dır.Çıkıcı bir makamdır.
Türk Sanat Müziğinde birinci derecede önem taşıyan bir makamdır ve musıkimizin ana makamı kabul edilmektedir.Bu makamın Klarinet’te icrası çok önemlidir.En önemli husus , segah perdesinin doğru bir şekilde kullanılması gerektiğidir.Günümüzde bu perde , bazı saz sanatçıları tarafından değişik şekillerde yorumlanmakta ve icra edilmektedir.
Arel Ezgi sistemine göre segah perdesi 1 komalık bemol ile gösterilmektedir. Biz bu perdeyi, si (buselik) perdesinden dudağımızı gevşetmek suretiyle elde edebilmekteyiz.
İcra sırasında çalınan esere veya yoruma göre bu perde, iniş çıkış cazibelerine göre yukarı çıkarken tizleşir, karara giderken pesleşir. (Resim 1)
Rast makamındaki segah perdesinin bu çok kritik ve önemli icrasında ve makamın transpoze durumunda, segah perdesine tekamül eden perdelerinde yine aynı hususlara dikkat edilerek, icra edilmesi gerekmektedir. Böyle bir icra, Klarinet sanatçısının sazını ne derece gerektiği şekilde kullanabildiğini ve makamları ne derece iyi bildiği ve yerinde kullandığını ortaya koymaktadır.
Bu kurallar sadece Rast makamının transpozisyonunda değil, bütün makamların transpozisyonları için de geçerli olmaktadır.
Örnek: Rast makamını bir ses aşağıdan yani Fa (Acemaşiran) perdesinden icra ettiğimiz zaman bu perdedeki Rast’ın segahı, dik
zirgüle (la ) perdesidir. Bu perde yerindeki Rast’ın segahı gibi düşünülerek dügah (la) perdesinde dudağı gevşetmek suretiyle bulunarak icra edilmelidir. (Resim 2)
Not: Aslen dik zirgüle (la ) perdesi Klarinet’te mevcut değildir. Ancak bu ses dügah (la) perdesine basılmak ve dudağı gevşetmek suretiyle istenilen ses elde edilmektedir.
Örnek : Rast makamını dört ses aşağıdan icra ettiğimizde, yani yegah (re) perdesindeki icrası sırasında eviç (fa ) perdesi, yine aynı kurallara bağlı kalmak suretiyle icra edilmelidir. (Resim 3)
Örnek: Rast makamını beş ses aşağıdan yani kaba çargah (do) perdesindeki icrası sırasında dik hisar (mi ) perdesi, aynı kurallara bağlı kalınmak suretiyle hüseyni aşiran (mi) perdesinden elde edilmelidir. (Resim 4)
BUSELİK MAKAMI
Türk Sanat Musıkisinde basit makamlar grubuna giren bir makamdır. Pes tarafta Buselik beşlisi,tiz tarafta Kürdi dörtlüsünden oluşan bir diziye sahiptir.Karar sesi Dügâh (la),güçlü Hüseyni (mi) dir. Çıkıcı bir makamdır.
Bu makamda,si naturel (buselik) perdesini, dudağımızı biraz sıkarak ve hafif tizleştirerek çalmamız gerekir. (Resim 5)
Not: Bizim musıkimize uyan karakterdeki Klarinet’te buselik sesini verebilmek için musıkimizde şimdiye kadar kullanılan buselik karakterini taşıyan perdelerin hafif dik olarak çalınması gerekmektedir.
Buselik makamında da si naturel perdesinin hafifçe dik olması kuralı, transpozelerde de aynen geçerli olmaktadır.
Örnek: Bir ses aşağıdan, yani rast (sol) perdesi üzerine
göçürdüğümüzde dügâh (la) perdesi , rast perdesindeki buselik makamının buseliği olması dolayısıyla dudak sıkmak suretiyle bir koma kadar tiz icra edilmelidir. (Resim 6)
Örnek: Dört ses aşağıdan ,yani Hüseyni Aşiran (mi)perdesi üzerinden icra edildiği zaman, Eviç (fa ) perdesi hafif dik icra edilmelidir. (Resim 7)
Örnek: Beş ses aşağıdan icra edildiğinde ise, yani yegah (re) perdesindeki buselik makamının , buselik perdesi olan hüseyni aşiran perdesi hafif dik olmalıdır. (Resim 8)
UŞŞAK MAKAMI
Türk Sanat Musıkisinde, basit makamlardan biridir.Dizisi pes tarafta bir uşşak dörtlüsü,tiz tarafta rast veya buselik beşlisinden oluşur. Karar sesi dügah (la) ,güçlüsü neva (re)dır.Çıkıcı bir makamdır.
Bu makamda önemli olan , “Uşşak Perdesi” de denilen segah perdesinin seyir esnasında ve karara giderken doğru olarak kullanılmasıdır. Arel- Ezgi sistemine göre bu segah bir komalık
bemol () ile gösterilmiştir.Bu perde dudağın si sesinde gevşetilmesiyle elde edilir.Bazı icralarda seyir başlangıcında, yukarı doğru gidilirken dudağın gevşetilerek, si sesinin gerektiğince pesleştirilmesi mümkündür. Bu ses ile dolaşıldıktan sonra karara giderken ,si perdesinin yanında standart ölçülerde kullanılmayan, fakat Türk Musıkisinin Uşşak perdesinin tam sesini verebilen küçük bir perdeye basmak suretiyle karara gitmemiz mümkündür. Küçük perde olarak ifade ettiğimiz bu perde ise, Klarinet sazında mevcut yardımcı bir perdedir. (Resim 9)
Uşşak makamının transpozisyonunda şöyle bir güçlük ortaya çıkmaktadır.Yerinde Uşşak yapıldığı zaman karara giderken kullanılan ve Uşşak segahını veren küçük perde, transpozisyon esnasında,transpozisyon sesleri arasında bulunmamaktadır. Bunun içindir ki Uşşak makamının icrası, Klarinet üzerinde hayli maharet isteyen bir konudur. Bu maharette en büyük pay , icracının dudak ve kulak hassasiyetinin ve hakimiyetinin tam olmasıdır.
Örnek: Bir ses aşağıdan Rast (sol) perdesindeki Uşşak makamı icrasında , yerinden Uşşak makamı için yazmış olduğumuz icra kuralları fazlasıyla geçerlidir. Şöyle ki, Rast perdesi üzerindeki Uşşak’ın segahı , dik zirgüle (la ) perdesidir. Bu perdeyi dügah perdesinde dudağımızı gevşetmek suretiyle elde ederiz. Seyre başlandığında bu perde dudak gevşetmek suretiyle gerektiğince pesleştirilmeli ve karara gidilirken de aynı perde iniş cazibesine göre gereği kadar dudağın iyice gevşetilmesi suretiyle pesleştirilerek karara gidilmelidir. Dudağı gevşeterek bulunan seslerden sonra,bir ilerdeki sesin veya bir alttaki sesin doğru icrası konusunda bazı önemli aksaklıkların ortaya çıktığı görülmektedir. Bunun içindir ki gevşetilen dudağın segah sesinden sonraki notaların doğru icrası için tekrar eski haline dönmesi gerekmektedir. (Resim 10)
Bir ses aşağıdan yani Rast (sol) perdesi üzerinde yapılan Uşşak makamının icrasında şöyle bir kolaylık daha bulunmaktadır. Makamı, bu perdenin bir oktav üstünden , yani gerdaniyeden icra ettiğimiz zaman yine karara vardığımızda karara giden segah sesini Klarinet’in arka kısmında bulunan ve oktav seslerini çıkartmaya yarayan küçük bir perdeye basarak elde etmemiz mümkündür. (Resim 11)
Dört ses aşağıdan Hüseyni Aşiran (mi) perdesi üzerinde yapılan Uşşak makamı icrasında da Eviç (fa ) perdesi,aynı şartlar altında yine dudak hareketlerinin maharetine bağlıdır ve dudak hareketleriyle icra edilmelidir. (Resim 12)
Beş ses aşağıdan Yegah (re) perdesi üzerinde yapılan Uşşak makamı icrası da , dört ses aşağıdan yapılan icra gibi sırf dudak maharetiyle olmaktadır. Bu perdedeki Uşşak’ın segahı olan dik hisar (mi ) perdesi aynı şartlarda yani dudak hareketleriyle hüseyni perdesinden icra edilmelidir. (Resim 13)
Not: Aslen dik hisar (mi ) perdesi Klarinette mevcut değildir.Ancak bu ses, hüseyni (mi) perdesine basılmak ve dudağı gevşetmek suretiyle istenilen ses elde edilmektedir.
HİCAZ MAKAMI
Türk Sanat Musıkisinin basit makamlar grubuna giren bir makamdır.Dizisi pes tarafta Hicaz dörtlüsü ,tiz tarafta Rast beşlisinden oluşur.Karar Dügah (la) , güçlü Neva (re) dır.Çıkıcı bir makamdır.
Bu makamda si bemol ve do diyez arızaları mevcut olduğundan, notada görülen arızalar aynı perdeler vasıtası ile çıkartılmaktadır. Ancak Klarinet icrasında bu yanlıştır. Si bemol sesini , si ( buselik) perdesinde dudak gevşetmek suretiyle ve aynı şekilde do diyez perdesinin de hafif pes olarak icrası şeklindedir. (Resim 14)
Bu makamın transpozisyonundaki aksaklıklar ise sazın üzerinde mevcut olan hicaz perdelerinin olduğu gibi kullanılmasından oluşmaktadır. Yukarıda belirttiğimiz bu mevcut perdelerle icra
edilen bu makam, yanlış icraya sebebiyet vermektedir.Çünkü hicaz sesleri Klarinet sazının üstünde mevcut bulunan perdelerden çalındığında dik kürdi (si ) perdesi sıfatını taşıyan perdeler beş koma veyahut daha pes seslere sahiptirler. Bu perdeyi esas sesleriyle icra edebilmek ve hicaz seslerini dört komaya indirebilmek için bu seslerin naturellerinden dudağı gevşeterek çalmak gerekmektedir.
Örnek: Bir ses aşağıdan Rast (sol) perdesinde icra edilen makamın sesleri , naturel perdelerden bulunmalıdır.Rast’taki Hicaz’ın dik kürdisini oluşturan (la ) zirgüle perdesi , la naturel sesinde dudak gevşetilmek suretiyle bulunması ve dudak gevşetilmesiyle de si perdesi , yani segah sesi elde edilmelidir. (Resim 15)
Not:Klarinet sazı üzerinde mevcut olan zirgüle (la ) perdesi hicaz sesine pes kaldığından istenilen ses dügah (la) perdesinden dudak gevşetilmek suretiyle elde edilir.
Örnek: Dört ses aşağıdan Hüseyniaşiran (mi) perdesindeki icrada ise dik kürdi perdesi, dudak gevşetmek suretiyle eviç (fa ) perdesi üzerinden bulunmalı ve yine dudak gevşetmek suretiyle la bemol perdesinden Hicaz perdesi elde edilmelidir. (Resim:16)
Not:Klarinet sazı üzerinde mevcut olmayan dik acem (fa ) perdesi, Eviç (fa ) perdesinde dudak gevşetmek suretiyle elde edilir.
Örnek:Beş ses aşağıdan Yegah (re) perdesindeki icrada da aynı kurallar geçerlidir.Mi naturel sesinden, dudak gevşetilerek dik kürdi yerine geçen mi bemol nim hisar sesi icra edilmelidir. Ve yine Hicaz perdesi de (fa ) Eviç perdesinden icra edilmelidir. (Resim 17)
Not: Klarinet sazı üzerinde mevcut olan hisar (mi ) perdesi hicaz sesine pes kaldığından istenilen ses hüseyni (mi ) perdesinden dudak gevşetilmek suretiyle elde edilmelidir.
HÜZZAM MAKAMI
Türk Sanat Musıkisinde, bileşik makamlar grubuna giren bir makamdır. Hüzzam beşlisinin tiz tarafına, eviç (fa ) perdesinde hicaz dörtlüsünün eklenmesinden meydana gelmiştir. Karar sesi; segah (si ), güçlü ; neva (re) dır. Makam çıkıcı olarak kullanılır.
Hüzzam makamında neva (re) üzerindeki hicazda (mi -fa ) , mi bemolü mi sesinden dudağımızı gevşeterek hafif dikçe icra etmeliyiz. Bazen hüzzam makamında melodi karakterine göre, mi dikleşir, fa pesleşir. Böyle durumlarda icrayı güzel yapabilmek için yukarıda kullandığımız teknikten biraz daha fazla dudak hakimiyeti gerekmektedir. Hüzzam makamındaki hicazın icrası bütün transpoze seslerde de çok önemlidir. (Resim 18)
Örnek: Bir ses aşağıdan dik zirgüle (la ) perdesi üzerinde icra ettiğimizde,çargah(do) perdesi üzerine gelen hicaz, aynen yerindeki hüzzam hicazı gibi icra edilmelidir. Yani do üzerindeki hicaz sesleri, naturellerinden bulunmalıdır. Re bemol sesini, re naturelinden dudak gevşetmek suretiyle bulmamız gereklidir. (Resim 19)
Örnek: Dört ses aşağıdan eviç (fa ) perdesi üzerinde icra ettiğimizde bu perde üzerindeki hüzzamın hicazı yerinden hicaz görüntüsünde olmaktadır. Bunu da yine aynı şekilde, seslerin naturellerinden hareket ederek bulmak durumundayız. (Resim 20)
Örnek: Beş ses aşağıdan dik hisar (mi ) perdesine transpozede de aynı kuralları rast (sol) üzerine gelen hicaz için de kullanmamız gerekir. (Resim 21)
SEGAH MAKAMI
Türk Sanat Musıkisinde birleşik makamlar grubuna giren bir makamdır. Dizisi segah beşlisine eviç (fa ) perdesinde hicaz dörtlüsünün eklenmesiyle oluşur. Karar; segah (si ), güçlü neva(re) dır.Makam çıkıcı olarak kullanılır.
Klarinette bu makamı icra ederken öncelikle düşünülmesi gereken önemli iki husus; segah ve dik hisar perdelerinin icrasıdır.
İcraya başlandığında, segah sesi dudağın hafifçe gevşetilerek si perdesinden çıkartılmasıyla olur. Dik hisar perdesi de , aynı şekilde dudağın hafifçe gevşetilerek hüseyni perdesinden bulunmasıyla olur. (Resim 22)
Not: Klarnet sazı üzerinde mevcut olmayan segah (si ) ve dik hisar (mi ) sesleri naturel seslerinden yani buselik (si) ve hüseyni (mi) perdelerinden dudak gevşetmek suretiyle elde edilir.
Bu makamın transpozelerinde de yine yukarıda belirttiğimiz hususlar geçerlidir.
Örnek:Bir ses aşağıdan icra edildiğinde yani dik zirgüle (la ) perdesinde istenilen segah sesi, dügah (la) perdesinde dudak gevşetmek suretiyle elde edilir. Dik hisar perdesi yerine kullanılan perde neva (re) perdesinde dudağı hafif gevşetmek suretiyle bulunarak icra edilir.(Resim 23)
Not: Klarinet sazı üzerinde mevcut olmayan zirgüle (la )perdesi ile dik hicaz (do ) perdeleri seslerin naturellerinden yani dügah(la) ve neva (re) perdelerinden dudak gevşetmek suretiyle elde edilir.
Örnek: Dört ses aşağıdan eviç (fa )perdesi üzerinde dudağı hafif gevşetmek suretiyle elde edilir.Dik hisar perdesi de buselik (si) perdesinde dudağı , gevşetmek suretiyle elde edilir. (Resim 24)
Not:Klarinet sazı üzerinde mevcut olan eviç (fa )perdesi çok hafif pesleştirilerek, dik hisar perdesi yerine kullanılan segah (si ) perdesi de buselik (si) naturel perdesinde dudağı gevşetmek suretiyle elde edilir.
Örnek: Beş ses aşağıdan dik hisar (mi ) perdesi üzerinde icrasında dik hisar perdesi hüseyni (mi) perdesinde dudağı evşetmek suretiyle elde edilir.Dik hisar perdesi yerine geçen dik zirgüle (la ) perdesi de dügah (la) naturel perdesinde dudak gevşetmek suretiyle elde edilir. (Resim 25)
KÜRDİLİHİCAZKAR MAKAMI
Türk Sanat Musıkisinde şed makamlar grubuna giren bir makamdır. Kürdi makamı dizisinin rast (sol) perdesine göçürülmüş şeklidir.Dizi , pes tarafta kürdi dörtlüsü , tiz tarafta buselik beşlisinden oluşur. Karar sesi;rast (sol) , güçlü çargah (do) dır. İnici olarak kullanılan bir makamdır.
Bu makamı Klarinet’te icra etmek diğer makamlara nazaran daha kolaydır. Çünkü makam içinde kullanılan sesler ve perdeler Klarinet sazının kendi yapısı üzerinde bulunmaktadır ve bu makam icra edilirken sazın kendi perdeleri kullanılmalıdır.
Bu makamın transpozeleri de, Klarinet’in üzerinde bulunan perdeler yardımıyla icra olunabildiği için, diğer makamlara nazaran daha kolay icra edilebilme özelliğine sahiptir. (Resim 26,27,28)
KLARİNET’İN TÜRK MUSIKİSİNDEKİ YERİ ÜZERİNE GÖRÜŞLER
Konuyla ilgili olarak kendilerine yöneltilen sorular hakkında uzmanlarımızın görüşlerinin neler olduğunu kısaca ele alırsak;
Tülin Yakarçelik; bu sazın her türlü müzikte kullanılabileceğini, Türk Musıkisinde hanım seslerine fevkalâde yardımcı ve uyum sağlayabilen bir saz olduğunu belirtmiş, iyi icra edildiği ve Türk
Musıkisi perdeleri bilinerek çalındığı takdirde vazgeçilmeyecek bir saz olacağı tezini savunmuştur.
Erol Deran’a göre ise;Klarinet , icra edeceği müziğin karakterine uyarak onu bozmadan icra ettiği sürece Türk Musıkisinin her türünde kullanılabilir. Deran, gelecekte iyi çalışmalar neticesi Türk Musıkisinin çok sesli örnekleri tam manasıyla yerine oturursa ,Klarinet’in bu gibi eserlerde çok önemli bir yer tutacağı inancındadır.
Tülay Örser;Türk Müziği içinde yer alması gerektiğini söylemektedir.Batı tekniği olan bir Klarinet sanatçısının Türk Müziğini mükemmel bir şekilde çalabileceği görüşündedir.
Göksel Baykut; Klasik Türk Musıkisinde bu sazı kullanacak sanatçıların, Türk Musıkisinde kullanımı konusunda çok iyi yetiştirilmesi gerektiği ve böyle bir eğitim sonrasında keman,viola,violonsel ve kontrbas gibi Batı Müziği enstrümanlarının da bulunduğu klasik korolarda denenmesinde yarar olacağı kanısındadır.
Selahattin İçli’ye göre; Klarinet, tını, rengi ve imkanları ile Türk Musıkisinde yer almıştır ve iyi bir görevlendirmeyle gelecekte gerçek yerini bulacaktır.Ancak tam bir klasik örneklemede ise klasik musıkinin dışında kalmalıdır düşüncesindedir.
Hurşit Ungay; Klarinetin oyun havalarında sürükleyici bir yeri olduğunu vurgulamıştır. Konservatuarda Batı Müziği eğitiminden
sonra Türk Müziği eğitimin de verilmesiyle, bu sazın musıkimiz açısından faydalı olacağı görüşünü savunmuştur.
Bekir Sıtkı Sezgin’e göre Klarinet , eğer Türk Musıkisinin karakteristik seslerini çıkarabiliyorsa musıkimizde yer almalıdır.Sazın çıkarılan sesin cinsi ve tınısı itibariyle Klasik Türk Musıkisine yakışmadığını ancak fasıllar ve korolarda yer alabileceğini belirtmiştir.
Yavuz Özüstün; Klarinet’in Klasik Musıki kültürümüz açısından Klasik Musıki’de yeri olmadığını ve Klarinet sanatçılarının da bu şuurdan uzak olduklarını belirterek Klarinetin kullanımının, icra ettiği türe göre değişmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Haydar Sanal; 20.Yüzyılda Türk Sanat Müziğinde yerini alan , kendine has kabiliyeti ve ses rengi olan bu sazın ,fasıllarda, ince sazda ve şarkı musıkisinde yeri bulunduğunu , Klasik Türk Musıkisinde ise yeri bulunmadığını ifade etmiştir.
Ruhi Ayangil; Klasik Musıki’de Klarinet’i düşünmediğini, bugünkü korolarda icra edilmemesinin sebebi olarak da, müzikal bir düşünce yerine psikolojik etkinin var olduğunu , ancak Klarinet’in Türk Musıkisinde bir yeri bulunduğunu belirtmiştir.
Rıza Rit; Klarinet’i bir fasıl sazı olarak görmektedir ve nasıl olması gerektiği konusunda bir bilgi beyan etmemektedir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Klarinet Türk Musıkisinde bugüne kadar teknik açıdan çok değişik şekillerde icra edilmiş ve farklı yorumlara yol açmıştır.
Türk Musıkisinde makamlar, bilindiği gibi koma sistemleri üzerine kurulmuştur. Türk Musıkisi sazları, bu koma özelliğine göre yapıldıkları için rahatlıkla icrada bulunabilmektedirler.Bu icra , Klarinet için kolay bir iş değildir.Daha önce de belirtildiği gibi Klarinet, tamamiyle dudak hakimiyeti ile çalınan bir sazdır.
Sol Klarinet, yapım itibariyle Batı Müziği ses sistemine göre hazırlanmış perdeli bir sazdır. Türk Musıkisinde bu perdeler çoğunlukla kullanılmaz.Kullanıldığı zaman, soğuk ve iğneleyici, seslerle karşılaşırız. Sol Klarinet’te dudak hakimiyeti her şeyin üstünde gelmektedir ve icra eden sanatçı için öncelikle halledilmesi gereken bir konudur.Otoritelerin Türk Musıkisinde Klarinet’i , dar bir çerçeve içinde değerlendirmiş olmaları bu saza pek şans tanımamaktadır.
Klarinet sazı, gerçek anlamda bir eşlik ve melodi sazıdır.Batı Musıkisinde bu denli geniş anlamda kullanılan Klarinet’in , Türk Musıkisi içinde de gerektiği biçimde geniş anlamda kullanılması gerekmektedir.
Bu sazı , Türk Musıkisinde kullanmak , gerçekten beceri ve büyük kabiliyet isteyen bir konudur. Klarinet’i Türk Musıkisinde tekdüze kullanmamak gerekir.Bunun içindir ki,sazın Türk
Musıkisinde icrası hayli güçtür.İcra esnasında en çok dikkat edilmesi gereken konu, Türk Musıkisinde çalınacak formların çok iyi bilinmesidir. Yapılan çalışmalar neticesinde çalınan sazların iyi bilinmesi ve Klarinet’in de yanında yer alan sazlara uygun olarak çalınması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Mızraplı sazlarla birlikte çalındığında, Klarinet’in dilli ve stakato çalınması sanki bir mızrap hissi doğurur gibidir.Bu nedenle onu , mızraplı sazların yanında tatlı,yumuşak ve bağlı çalarak, bir yaylı saz hissi verilmelidir.
Yaylı sazlar ile çalındığı zaman ise, yanında çalındığı yaylı sazların karakterlerine göre çalınması gerekmektedir.
Örneğin;Violonsel ile beraber çalındığında Klarinet sazını kaba seslerden çalmamak gerekir.Bu seslerden çalındığı zaman Klarinet’in Violonsel’den bir farkı kalmayacağı için iyi netice alınamaz.Keman ve Viololar ile çalındığı zaman ise , şayet violonsel yoksa kaba seslerden çalınıp, Violonsel’in yeri doldurulmalıdır.Violonsel’in de bulunduğu yaylı grupta Klarinet’i birinci oktav seslerinden icra etmek gerekir.Bu icra ise keman ve violonsel arasında pasif kalan violaları güçlendirecektir. Yine bu oktavın üstü kullanılırsa , o zaman kemanlardan ayırt edilemeyeceği için iyi biri netice alınamayacaktır.
Solist eşliklerinde Klarinet’in kullanım bölgesi , birinci oktav sesleri ve ikinci oktav seslerinin yarısı olmalıdır. Yani, sol
anahtarlı portede kaba çargah ve çargah arasını takiben ikinci oktavda gerdaniye sesine kadar olan kısımdır. Solist refakatinde bu bölgelerin üstüne çıkılması halinde , hem solistin hem de yanındaki sazların icrasını bozma ihtimali büyüktür.Zira Klarinet’in gerdaniye perdesi üzerindeki sesleri tam bir muvaffakiyetle icra etmesi çok güç ve rizikoludur.Bu sebepten dolayı, gerdaniye üzerindeki sesler pek fazla kullanılmamalıdır.
Korolarda ise; daha önce de belirtildiği gibi , eserlerin formlarını içeren karakterde ve duygularının yanı sıra, Klarinet’in diğer sazlarla uyumu da düşünülerek icra edilmesi gerekmektedir.
Klarinet, bazı formlarda bir solist vazifesi de görmektedir.Bu formlar ; fasıl, oyun havası, köçekçe ,koda ve longalardır. Klarinet , bu formlarda sazın bütün özelliklerini ve sazın çok geniş kapsamlı olan seslerinin tümünü kullanabilmektedir.
Materyal ve metod kısmında da belirtildiği gibi, Klarinet icrasında Türk Musıkisi, tamamıyle , bir kulak ve dudak hakimiyeti doğrultusunda icra edilebilmektedir.Bunun dışında bir icra şekli daima yanlış ve hoş olmayan sonuçlar getirmektedir.
Klarinet’in icrasını yukarıda anlatmaya çalıştığımız şekilde uyguladığımız taktirde;bu saz , dinleyiciye büyük bir haz veren , çok yönlü ve kaliteli bir saz olarak, musıkimize yeni boyutlar kazandıracak ve Türk Sanat Müziğinde aranan bir saz haline gelecektir.
KAYNAKLAR
1-LEDUC ,
Alphonse, KLOSE Klarinet Metodu,Editions Musicals.
175.Rue Saint-Honore, PARİS 1956.
2-GROUSSAİN ,
J.R.Fransa Devlet Konservatuvarı.
PAUL-JANE JANE Klarinet Metodu.
Ruedela Tacherie - PARİS 1961.
3-GÜNDEĞER ,
Saffet.
TRT İstanbul Radyosu Emekli Klarinet Sanatçısı
İSTANBUL, 1986
Her hakkı saklıdır. Bu yapıtın aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, telif hakkı sahibinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz.